Sen Hancı Ben Yolcu / Bursa Şehir Gazetesi / 2013

2022-02-03 20:22:42

SEN HANCI (-) BEN YOLCU (+)

 

-Özentiler yaşarsın, etme, bir bağ kur ve akşamına kurulan sofralar hatırına yeşersin toprağın.

+Yeşermek için yaşarız ve fakat çiçek açmasını beklemeyiz. Kimi zaman toprağı beslercesine akıtırız gözyaşlarımızı. Ve saymadan ekeriz ki bu en umulur yanımızdır çünkü. Sen bekle dersin, yolcuların ise beklemek gibi bir özentiye kalmamıştır özenci.

 

– Su dökenin çok olur belki ama, kim bilir, geri dönmeni istemeyecek kadar elleri titreyenler olur aralarında.

 

+Çatlak elleri ile bakır bardak yahut çanak çömlek tutan her yaşıt insan, bulsun şifa. Yola çıkmanın huzuru içinde sayının çokluğuna değil, kalplerin samimiyetine baktık. Can odur ki kırılmasın titreyen her bir elin bardağı.

 

-Düşün! Ardında cam kırıkları olacak. Korkmaz mısın kırılmaktan?

 

+ Su dediğin akar bir can’dır. Bardağı tutan el kime ait ise, kanayacak ve korkacak olan da odur.  Çünkü bardak düştüğü yerde can acıtır, içindeki su kana dönüşünce.

 

-Neden sızlanırsın, umudun yok mudur?

 

+Bazen karmaşıktır insanın zihni. Âh şu gönül yok mu, umut olmasa yıkılacak. Biri çıkar ânsızın, sızına bir sızı daha katar. (Tam o sırada yarı peçeli bir kadın girer içeri. Belliki hancıya bir şey sorup çıkacak. Fakat gözlerinde yolcuya ait bakış vardır. Sesi çıkmadan kendisi çıkar dışarı. Ve yolcu sesli düşünür).

 

+Şimdi ellerim; gözlerine sürülmüş sürgün yolculuğumu anlatır.

 

-Hani insanlar vardır, onunla konuşurken, annenizin “evlâdım üşütme” sözündeki ferahlığını anlatır. Üzerindeki bu hâl nedendir?

 

(Hancı’nın yanında olduğunu unutur bir eda ile Yolcu)

 

+Tırnaklarım sökülerek parmaklarımdan tarak yapılsa, âh etmez canım, taranacak olan senin saçların olsa. (Hancı başını öne eğer ve içinden söylenir; Bir insanın hakkında, acı ve hüzne dair yeni bir şey öğrenmişsen, geriye dön bak, söylediklerinden onu incittiğin bir şey var mı diye).

 

-Ey yolcu! Buradan çok insan yol aldı, kiminin sırtında gurur vardı kiminin meçhul sevda. Söyle bana, sen ne taşırsın heybende?

 

+Gurur, sevmeyi ve sevilmeyi aşılamaz hâle getiren en büyük imtihandır. Bu bilinçle bileylenmiş hançer saplı harflerden ağ(ırlık) taşıyorum. Sonra sen geliyorsun, tüm harfler kan/revan dökülüyor.

 

-Biliriz elbet, sevdalı insanları kahreden, yolun uzunluğu değil, hasretin bitmeyişidir. Bana vasiyet bırak ki sevdiğine olsun.

 

+Hani diyorum ki; bir sabah yüreğimden doğsa, nefes sıcaklığı göğdeme düşse, gün aydın olsa, hiç batmasa güneş, bahar vakti kar anlık yağsa… İşte öylesine geçti içimden, ümit Allahtandır.

 

– Akıl baştan gittiyse, aşk başa düşmüştür. Her nereye gidersen git anlaşılabilir olsun yolculuğun.

 

+Önce aşk gönle düşer, sonra akıl baştan gider. Böyle işte, düşe kalka büyür(sün) aşkın içinde. Elbet sana uğramamda hayırlı sonuçlar vardır. Dua eder dua bekler biz yolcular, sırat köprüsüdür özlemek. Ve en büyük yeteneğimiz gözyaşlarımızdaki samimiyettir, böyle buyurdu mürekkep ehli.

 

-Otur, biraz daha soluklan, her sözün nefestir, sana bir yâr gerektir.

 

+Bakıra bakar suyunu içerim, bardağa bakar lâkin dönmem geri. Ey Hancı, en uzun yol, içe dönük yolculuktur.

 

-Bize düşen, nehirin akışını seyre dalmaktır.

 

+Gönle bir nehir düşmüş ise, varsın nasıl akacaksa aksın.

 

-Üzülme, insan yarılır, incinir ve çatlar. Çünkü topraktandır.

 

+Ne karıncalar gördüm, minik adımlarıyla sûrdan geçtiler.

 

-Derdin bana yâr olmuş, dert etme mi dersin ey gönül. Sen olmayan dert derdim değildir, beni dert etme mi dersin ey gönül?

 

+Aldanma çizgilerin akışına. Kıvrılan ne kalemdir ne de harf. Yıllardır ırmak gibi kıvrılan insandır bir harfin kıyısında. Elbet böyle gelmiş böyle gider. Sen Hancı ben Yolcu.

 

-Gitme ey Yolcu. Hû nefesleriyle sallanan çekiç seslerini duyduğumda, beyhude açılan yaraların insan seslerine karıştığında, ‘bu bir delidir’ diyen birilerinin yalnızlık arayışlarında, bir şair’in, başka bir şair’e aşktan bahsettiğini okuduğumda; işte bu, muallâk bir hayatın aşikârca kayboluşudur. Sen Yolcu ben Hancı.

 

Yazı Yolcusu

Bursa Şehir Gazetesi

12–19 Kasım 2013

.